TÜM SÖZLERİN BİTTİĞİ YERDEYİM
Minik bir
göçmen kuşun çığlığında yakaladım sabahı. Ne
gece ne sabahtı zaman… Sonsuzluğun gri örtüsünü yırtmak üzereydi güneşin ilk ışıkları. Öylesine bir günü
kucaklamak üzereyken aydınlık, evrenin
sonsuzluğunda bir nokta gibiydim. Başımı
pencereye çevirince, göz göze geldik denizle ve denizin eşsiz
mavisi ile… Henüz uyanmamıştı martılar,
gemiler, balıkçı tekneleri,kayıklar… Her
şey, her yer uykudaydı.
Güneşin ilk
ışıkları, karşı tepenin bağrına saplandı birer
birer. Homurtulu bir motor sesi duyuldu ana yoldan. Sabahın alacakanlığında yitip gitti birazdan. Ansızın
sokak ışıkları söndü. Sessizliğin içinde, sessizce otururken buldum kendimi.
“Bugün yeni
bir gündü, yarın bambaşka bir gün olacak” diye
geçirdim içimden. Her yeni doğan günün, yeni bir başlangıç olduğunu, asıl gizlerin yarınlarda
gizlendiğini anımsattım, bir kez daha
kendime.
Gökyüzünün
rengi, denizin mavisi, ağaçların yaprakları,
kaldırımın taşları soğuktu. Aceleci adımlar yürümüyordu sahilde. Güneş,
sonunda çekmişti perdelerini tüm pencerelerinin. Ama ilk ışıklar, silememişti camlardaki buğuyu.
İçimdeki sıcaklığa rağmen üşüdüm sokağın
ayazında. Yüreğimin derinliklerinde birtelin ince ince sızısını duydum. Ve
gezinirken düşüncelerimde, bir şairin dizelerine rastladım.
“Şehre
inince keyfim kaçıyor, Her yerde yüzüme çarpan bir tokat”
Şimdi, tüm
sözlerin bittiği yerdeyim ve düşünüyorum hala…
Nezihe İnce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder