GEZİ
YAZISI(SEYAHATNAME)
Herhangi bir
kimsenin, daha çok bir edebiyat sanatçısının gerek yurt içinde gerekse yurt
dışında gezip gördüğü yerlerdeki toplumları, kentleri, yerleri, yaşayışları,
âdet ve töreleri, gelenek ve görenekleri, doğal ve tarihî güzellikleri, ilgi
çeken değişik yönleri edebî bir üslup içinde kaleme alarak anlatmasına “gezi yazısı” (seyahatname) denir.
Yazar, gezip
gördüğü yerlerle ilgili gözlemlerini, incelemelerini, bilgileri bir araya
getirerek gezi yazısını yazar. Okur, anlatılan yerleri bu sayede sanki yazarla
birlikte geziyormuş hissine kapılır. Gezi yazılarında aydınlatıcı, öğretici
bilgiler de yer alır. Amaç, gezilen yeri okuyucuya her yönüyle tanıtmaktır. Bu
yapılırken geçmişle gelecek arasında bağ kurulur, toplumların birbirleriyle
ilişki kurması ve birbirlerini tanıması, toplumlar arası kültür alışverişi
ortamının oluşması sağlanır.
Gezi Yazısının Özellikleri Şunlardır:
·
Gezi
yazılarında, gezilip görülen yerin bütün özellikleri ele alınır.
·
Gezilen
yerin özellikle tarihî, coğrafî, tabiî ve sosyal nitelikleri belirgin şekilde
anlatılır.
·
Gezi
yazılarında gezginin dikkatini çeken ve farklı bir özellik gösteren insanlar,
tarihî ve tabiî güzellikler, farklı kültürler gibi konular güncel olaylarla da
bütünleştirilerek edebî bir üslupla yazıya geçirilir.
·
Gezi
yazılarında ayrıca yörenin dil, din, inanç, âdet, gelenek, görenekleri
incelenir. Bölgedeki insanların düşünce yapısı ortaya konur.
·
Bölge,
okuyucunun daha iyi anlaması açısından başka bölgelerle kıyaslanır.
·
Yazar,
gezisi esnasında birçok yer görür, birçok insanla tanışır; bunları hafızasında
tutmak zor olduğu için gezi esnasında kısa notlar alır ve bunları hikâye eder.
·
Gezi
yazısı gezilen bölge için belgesel bilgiler içerir. Bu bakımdan gezi yazısında
yazar gözlemlerine yer vermeli, yanlış bilgiler aktarmamalıdır. Gezi yazısında
gerçek bilgiler verilmelidir. Ancak gezi yazıları her şeye rağmen kişisel bir
değerlendirme içerdiği için nesnel verilerden oluşan bilimsel bir belge
niteliği taşımaz. Sadece fikir verici bir içeriğe sahiptir. Dış dünyayı yazarın
gözüyle anlamaya yarar.
Dünya Edebiyatında Gezi Yazısı
Dünya
edebiyatında gezi yazısının ilk örnekleri sayılabilecek eserleri verenlerin
başında Heredotos, Marco Polo, İbni Batuda gelir.
Türk Edebiyatında Gezi Yazısı
Eski
çağlarda özellikle keşif, ticaret, savaş amacıyla değişik geziler yapılmıştır.
Eski Türk edebiyatında gezi yazısına ‘seyahatname” denirdi. Türk edebiyatında
en eski seyahatnameler. Timur’un oğlu Şahruh’un yanında bulunan Gıyasüddin
Nakkaş ın yazdığı “Acâib’ül-Letâif” ve Ali Ekber Hatâî adlı bir tüccarın kaleme
aldığı “Hıtâînâme’dir.
16. yüzyılda
yazılan “Baburnâme” ve Kâtibî mahlasıyla tanınan Seyit Ali Reis in “Mirat-ül
Memalik (Memleket Aynası)”; Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı
“Seyahatname” ise dünya edebiyatındaki en iyi örneklerle boy ölçüşebilecek
niteliktedir. Bu eserin birinci bölümü her yönü ile İstanbul’u anlatmaktadır.
Kanunî Sultan Süleyman’ın hizmetinde bulunmuş olan Pirî Reis’in yazdığı Bahriye
adlı eseri verdiği coğrafya ve oşinografya bilgileri dışında mükemmel bir
Akdeniz seyahatnamesi sayılabilir. Ancak Türk edebiyatında Batılı anlamda gezi
yazısı örnekleri Tanzimat döneminde yazarların Avrupa’ya gitmesiyle verilmeye
başlanmıştır. Avrupa’ya giden sanatçılar gördükleri şehirlerle ilgili yazılar
yazmışlardır. Özellikle Namık Kemal ve Ziya Paşa bunların başında gelir.
Anı-Gezi Yazısı Farkı
Gezi
yazılarında gezilen yerlerle ilgili gözlemler yansıtılırken özne dış dünyadır.
Anılarda ise kişi yaşadıklarını veya tanık olduklarını anlatır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder