CAN DÜNDAR
Tek çocuktum.
60′larda 6′ıncı ayın 16′sında saat 6′yı 56 geçe, 06 trafik
kodlu şehirde doğdum. Bu 6′lar hayat boyu peşimi bırakmadı.
Can Bartu’dan ad takmışlar; adımı ve tutacağım takımı seçme
şansım olmadı.
21 Mayıs 1963.Ankara’da bir ihtilal günü, stüdyoda babam ve
annemle… Doğduğumda anayasa kabul edileli birkaç hafta olmuştu ve Menderes’in
asılmasına birkaç ay vardı.
Anayasayı 10 yaşıma gelmeden budadılar, 30′uma varmadan
Menderes’in itibarını iade
ettiler.
* * *
Haziran 1961 tarihli Cumhuriyet: Bizim evi basan selin
haberi manşette… Daha göbek bağımın ucu kurumadan evin önünden akan boklu dere
taştığından bütün zıbınlarımı sel aldı; çıplak doğdum denilebilir.
Annem babam memurdu.
Annemin “daire”sinde, facit hesap makinalarıyla, DMO damgalı
daktilolar arasında büyüdüm. Yandaki bina Tuslog’tu. Birtakım kızgın gençler üç
günde bir gelip bağırır, çağırır, taşlarlardı. 68 kuşağıyla orada tanıştım.
* * *
Kreş yılları- (1964) Usluydum.
Sabah bir koltuğun üzerine bırakırlar, akşam gelip oradan
alırlardı.
Utanılacak kadar normaldim. Hiçbir oyuncağımı kırmadım, zil
çalıp kaçmadım, Ayşegül’lerimi yırtmadım. Şimdi onları tek tek oğlum yırtıyor.
Pazar’ları Ankara’da banyo günüydü. Koca odun parçalarıyla
zor yanan kazanların kaynar sularında tuğla büyüklüğünde yeşil sabunları kafama
yiye yiye yıkandım.
Babamdan fiske yemedim, ama annem feci keseler ve vurdu mu
çınlatırdı.
Babamla 6. yaşgünümde-Lunaparkta alnıma yazısını bırakan
kazanın izlerini silmeye çalışıyoruz.(16.06.1966)Ulus’ta Santral Bebe’den
giyinirdim. 5 yaşımda teyzem beyaz puantiyeli kırmızı gömleğimin üzerine
maşrapayla su dökünce ilk kez intiharı düşündüm. Sonra vazgeçtim.
6 yaşımda feci bir trafik kazası geçirdim. Bir minibüs
taklalar atarak geldi ve içinde bulunduğumuz Citroen’in üstüne çöktü. Arabanın
motoru dizlerime bindi, kafam ön cama geçti. Alnıma çizili yara, alın yazısı
değil, kaza kalıntısıdır.
* * *
Handan halamla lunaparkta (23.09.1967)Sünnet davetiyem…Bir
yaşgünümde sünnet oldum. Sünnet davetiyemin üzerinde baltasıyla bir adam ve kenarda
bekleyen kedi figürü vardı. “Maşallah” yazılı şapka giydim.
3-5 arabalık konvoyla kısa bir Ankara turunun ardından Hacı
Bayram’a gittik. Tören Harita müdürlüğünün bahçesindeydi, ama aksilik işte,
Haziran ortasında yağmur yağdı. Neyse ki top ve saat geldi de hediye, sevindim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder