ELEŞTİRİ(TENKİT)
Şiir, tiyatro, hikâye, roman, resim, heykel, film gibi bir
sanat veya düşünce eserinin, zayıf ve güçlü yönleri göz önünde bulundurularak
gerçek değerini belirleme amacıyla yapılan inceleme sonucunun anlatıldığı yazı
türüne “eleştiri (tenkit)” denir. Bir kimsenin
kendi eleştirisini yazarken ortaya koyduğu esere “otokritik”
veya “özeleştiri” denir.
Eleştirinin amacı, iyi ve güzel olan sanat yapıtının
değerini ortaya çıkarmak, sanatı iyi ve güzel olmayandan kurtarmak, kalıcı bir
niteliğe kavuşturmaktır. Sanatçıyı daha güzel, daha güçlü, daha olgun, daha
başarılı eserler yaratmaya teşvik etmektir. Okura, izleyiciye ve sanatçıya
kılavuzluk yapmaktır.
Eleştirmen, hangi sanat eserini eleştirecekse o sanat
dalının gerektirdiği birikime sahip olmalıdır. Bu yüzden, eleştiri yazmak kolay
bir iş değildir. Eleştirmen; bir eseri veya kişiyi şekil, ruh, konu ve anlatım
bakımından inceler. Eleştirmen, eser hakkında okuyucuyu her yönden
bilgilendirir. Hem okura hem de eserin yazarına kendini geliştirmesi için yol
gösterir.
Eleştirinin özellikleri şunlardır:
·
Eleştirilen sanat eserinin kimin tarafından,
hangi zaman ve çevrede, hangi şartlar altında yazıldığı dikkate alınır; yerli
ve yabancı benzerleriyle karşılaştırması yapılır.
·
Eleştirilen bir sanat eseri konusu, dili,
üslubu, tekniği, kahramanları, gözlem ve betimlemeleri bakımından
değerlendirilir.
·
Eleştirilen eserin sanatçısının orijinal görüş
ve duyuşları saptanır. Eserin sanat dünyasına ne gibi bir katkı yaptığı ortaya
konur.
·
Bir sanatçı eleştiriliyorsa onun hataları,
orijinal yanları belirtilir, sanatını geliştirmesi için yapması gerekenler
açıklanır.
·
Eleştiriye konu olan eser, yalın bir dille
tanıtılır.
·
Eleştirmen, eserin gerçek değerini, güçlü ve
zayıf yönlerini, özünü ve önemini belirtir; yeni eserler için sanatçılara
kılavuzluk eder.
·
Bir şiirin eleştirisini yapan kişi şair
olmayabilir ama bu türün bütün özelliklerini çok iyi bilmeli, başka örneklerle
karşılaştırarak şiirin gerçek değerini taraf tutmadan belirleyebilmelidir.
Eleştiri Türleri
a. İzlenimsel (empresyonist) eleştiri: Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etkilerden, izlenimlerden yola çıkılarak yapılan eleştirilere “izlenimci eleştiri” denir. İlkelerini ünlü Fransız edebiyatçı Anatole France (Anatol Frans)’ın belirlediği ve eleştirmenin bir eseri kendi zevk, algılama, değer ölçülerine göre incelediği eleştiri türüdür. Bu tür eleştirilerde öznel, kişisel yargılar ağırlıktadır. Bu nedenle günümüzde izlenimsel eleştiri edebiyat dünyasından pek rağbet görmez.
b. Nesnel (bilimsel) eleştiri: Edebî
eserlerin içerik, yapı ve üslûpları üzerinde tarafsız olarak yapılan
eleştirilere de “bilimsel eleştiri” denir. Bu eleştiri türünde, her eserin
değerlendirilmesinde kullanılabilecek ölçütler vardır. Eleştirmen, kişisel
yargılara varmaktan kaçınmaya çalışır. Bilimsel araştırmalardan yararlanarak,
eseri tarafsız bir gözle değerlendirir. Eseri, ister beğensin ister beğenmesin,
kendi duygularını işin içine katmadan, eserin sanat değerini ortaya koymaya çalışır.
Dünya Edebiyatında Eleştiri
Eleştiri uzun zaman, “kusur bulmak” gibi algılanmıştır.
Eleştiriyi kişiden kişiye değişen bir zevkin sonucu olmaktan kurtarmak, onu
belli prensiplere göre değerlendirmek gerektiği fikri 19. yüzyıldan itibaren
yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle edebiyat akımları döneminde eleştiri, bir
tür olarak karekteristik niteliklerini kazanmıştır. Eleştiri türü Avrupa’da
Boielau, Sainte Beuve, Hippolyte Taine, Brunetiere, Jules Lamaitre, Anatole
France, Remy de Gourmont, Gustave Lanson, Lessing, Hazlitt, Cariyle, Ruskun ve
Belinski gibi sanatçılarla temsil edilmiştir.
Türk Edebiyatında Eleştiri
Eleştiri türü Türk edebiyatına makale, fıkra, deneme ve
sohbet gibi Batıdan Tanzimat Döneminde geçmiştir. İlk başlarda dil ile ilgili
eleştiriler yazılmıştır. Sonra özellikle Namık Kemal ve Recaizâde Mahmut Ekrem, eleştiri türünün sınırlarını
genişletmiştir. Türk edebiyatında ilk eleştiri yazısı Namık Kemal’in “Lisan-ı
Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazâtı Şâmildir” adlı yazısıdır. İlk
eleştiri eseri ise yine Namık Kemal’e ait olan ve Ziya Paşa’nın “Harabat” şiir
antolojisini eleştirdiği eseri “Tahrib-i Harabat”tır. Servet-i Fünun edebiyatı
döneminde ise Bat tarzında eleştiriler kaleme alınmıştır. Türk edebiyatında ise
eleştiri türünde eserleriyle Hüseyin Cahit, Cenap Şahabettin, Ali Canip, Yakup
Kadri, Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, Mehmet
Murat, Vedat Günyol, Tahir Alangu. Asım Bezirci, Rauf Mutluay, Metin And,
Özdemir Nutku öne çıkan isimlerdir.
Eleştirinin Diğer Türlerden Farkı
Eleştiri, yaratıcı sanatların arasında değildir. Eleştiri,
edebî esere veya başka sanatlara bağlı bir türdür. Eleştirinin varlığı, kendisi
dışında bir sanatı gerektirir. Edebî eserin konusu bütün maddi ve manevi
varlığı ile yazar, çevresi ve kâinattır. Eleştirinin konusu ise sanat eseridir,
bir başkasının yazdıklarıdır. Yani eleştiri, bir dil yapıt üzerine ikinci bir
dil varlığıdır. Eleştiri, doğrudan kaleme alınmaz. Eleştirinin yazılabilmesi
için ortada eleştirilecek kişi veya eser olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder